bilinmeyen eller..

Author: Elis ve grkn /


pencere kenarındaki tekli koltuğuna geçip sigarasını yaktı kadın.
yağan yağmuru izlemeye koyuldu.

yeni bir yaşa adım atmış olmanın burukluğu muydu bu üstündeki yoksa sadece yorgunluk mu?
bilemedi.
fazlasıyla sayılabilecek hayattan alacağını almış fakat bir şeyler de yarım kalmış gibiydi ağzının tadı.
çok da düşünmek istemedi açıkçası.
otuzlu yaşların ortasındaydı artık ve fazlasıyla yorgundu.

yorulmuştu.

yağmur gibi bardaktan boşalmadı ama yine de aktı gözyaşları.
sigara dumanına karıştı buruk nefesi..

yüzünde belirmeye başlayan kırışıklıklar,
saçının arasından ona göz kırpan beyaz teller,
düşünmek istediği son şeylerdi sanki.

adamı düşündü.
adamları değil.
tek bir adamı düşündü..

elbet kolay değildi.
bu adam,
belki de elleri ellerine çok yakışacak bir adamdı.
fakat kadın bunu hiç gözlemleyemedi.
oysa adam uzak değildi.
kadın bilememişti.
hapsettiği dününü, bugününü üfledi kadın bir nefeste daha..

sorsan kadına her şeyini anlatırdı;
yemek yiyişini,
kaçıncı dublede sarhoş olduğunu,
parfümünü,
kaçıncı dakikada uykuya daldığını,
nasıl dokunduğunu bedeninin bedenine,
sevişirken ne kadar terlediğini bile anlatırdı..

ama elleri ellerine ne kadar denk gelir,
ne kadar yakışır, bilmezdi kadın.
bilemedi.

sigarasını son bir kez daha dudaklarıyla buluşturup izmariti küllüğünde öldürdü.
elini tekrar sigara paketine uzattı,
sonra dudaklarını dinlendirmeye karar verip elini çekti.
ciğerlerini düşünmedi o an kadın.

kadın,
o an sadece,
adama adadığı dudaklarını dinlendirmeyi amaçladı.

ne büyük acıydı vücudunun zerrelerini bildiği bir adamın sadece ellerini

bilememek..
belki de hayatı olabilecek bir adamın,
hayatının neresinde olduğunu bilememek ne büyük acıydı..

(genç yaşlarında bir kadının tutkuyla yaşamak istediği otuzlu yaşlarından alıntıdır.)

Sıradan bir gün

Author: Elis ve grkn /




Sanki kutsal bir günün gündönümü misali,
Sanırsın ritüeli eksik kalmış gibi..
Gece-gündüz karışmış birbirine,
Dengesi vardan yok olmuş heyecanla.

Adaklar adayacakken tanrılara,
Yarim kalmis bir ibadetin verdiği o anlamsız burukluk sanki..

Halbuki uyandığım vakit anlarım,
Diğerinden farklı olmadığını bugünün..

bize ayrılan sürenin sonuna geldik

Author: Elis ve grkn /

bir şehri arkana almak,
bir şehri karşına almak.

başlangıcında kayalıklar üzerinde bir şişe şarapsın,
dalgalar boyunca sarhoşsun, ardı arkası kesilmeden.

vakti gelmiş ki alacağı var her geceden sabahın,
"değişime inat değişemez mi her şey"'in sorgusundasın, kendinden geçmeden.

çıktığın çukur, derin ki ışığın ulaşmadığı kadar karanlığın,
kendime gelirsem senden geçerim, sen 'henüz' varlığımı bilmeden.

kudretin bu mu lan! diye isyan ettiğini sanmışken;
birer birer sana doğru gelen sahte hayatlarda, yanlış zaman - yanlış yerde kendini oynayan fazla dürüstsün oğlum, bunlar ne entel ne de dantel..

hayat, hiç bir şey olmamış gibi devam eder, yaşanmamışcasına tüm kötülükler ya da damağında kalan tatsızlıklar.
öylesine bi halde sunar ki sana kendini;
miskin benliğinden eser kalmamış, aksine sığınacak liman ararken çıkıverir karşına..
nerelerdeydin sen, seni arıyorum veya tam da sana ihtiyaç duyduğunu söylemesi de cümle aralarında, kendince sitemkar saçma bir itiraftır aslında..

diğer yandan ardına dönüp bakınca anlıyor insan,
küçücük hayatları olduğunu onların.. küçük bi kelebek misali ele avuca sığmayan;
dile ağıza dolana dolana, ballandıra ballandıra, anlata anlata son bulamayan..
küçücük hayatlar'ı.
küçücük hayat'lar'ı tanıdım, yetiştirdim, büyüttüm avuçlarımda.
her birini tuttum avuçlarımda hissederek.
kelebek kadardı.
sıksam ölecek, geriye birşey kalmayacak..
salsam büyüdüğünü zannedecek, geride bir şey bırakmadığını sanacak.

başarabildiklerimiz kadar başaramadıklarımızla sınandığımızın ertesi,
sırra kadem basmış olan göçmenler birikintisi, kendi içinde paradoks yaratma çabasında üç-beş efsane.
efsane derken;
kendi dünyasında çift bilinmeyenli işleme cevap vermeye çalışırken tökezleyen cinsten.

"uçmuyorsa kuşlar ve yürümüyorduysa gökyüzü,
hareket etmiyorduysa dünya ve gülümsemiyorduysa ay,
el sallamıyorduysa güneş ve meğer yoktuysa yıldızlar.."

belki büyük pişmanlık olacak hakkında kararı'n.
belki tek pişmanlık olarak tarihimde yer alacak adı'n.
değer'di belki de.
değer.
değ'.
di.
dokundu.

dokunduğunda gördüğü ama'nın;
şimdilik daha kıymetli benden, geride bıraktıklarım.
bıraktıklarımdan da değerliydi taşımaya çalıştıklarım.
o zaman, çığlığı lal olur kendinde, haykıranın.

inandığıyla-inandırıldığı arasında ince çizgilerde akrobasi yaptığını zannetse de yaşamaya devam etmeli hayat'lar'ını;
bir öncekinde birikenler, sonrasında harcananlar, sonu gelmeyecekmişcesine,
şimdilik.

az sonra yeniden başlıyor hayat, gece sonunda sabahı oldurtuyor.
şimdiye dek birikenler ve biriktirilenler arasında yeni hayatlar ve bedenler çarpışıyor bilinçsizce,
nefretle başlayan hisler yerini önce öfkeye sonra endişeye derken tereddüte akabinde meraka bilmukabele hak vermeye ardından anlamaya bittabi özlemeye doğru emin adımlarla ilerleyedursun;
yorulmak nedir bilmeden sıraya dizdiğini zannederken aslında sıradan geçtiğin vakit açtığında gözlerini bilmediğin bir yerde..
yapayalnız, mırıldandığın şarkılar olacak, sessizce, kendi içinde.

kendine iyi bak.
unutmadan,
sahi almış mıydı alacağını geceden, sabah?

güzel anılar biriktir.
güzel şehirlerde, güzel evlerde yaşa.
tüm odalarında yaşadığın misal yaşa sokaklarında şehr'in.
ölçütleyemeyeceğin kadar dibini bildiğin semtlerden geç günün farklı saatlerinde.
yürüdüğün kaldırım taşları seni anımsasın, varlığın kadar yokluğuna doysun ardından.
iki kişi gittiğin sokaklardan tek başına dönerken yolda karşılaştığın sokak köpeklerinin başını okşa.
sesini dinle denizin, cevap verme, sadece dinlemeyi dene, yap, uğraş, becer.
hayatında kendi başına yapabildiğin tek bir şey'in olsun, bir tek hayal' sana ait, senin olan.
güneşi kucaklarını açarken gördüğünde, "şimdi sen, hangi tanrının güneşisin ki beni kucaklayan" diyerek selam dur.
her bir kum tanesi teninle biraraya gelsin, bedenin damlalarıyla yıkansın denizin.
yeniden doğuşun olsun nefessiz kaldığında suyun altından çıkışın.
sarıl içtenlikle sana doğru sendeleyen kadına ve dinle söyleyemediği şarkının mırıltısını..

+ en çok ne yapmak istiyorum, bilir misin?
- ne?
+ neron misali bi' şehri yerle bir edip sonra yeni baştan dizayn etmek..
  düşünsene, tıpkı fight club'taki patlama misali tüm binaları patlayıcıyla   yerle bir ettiğini. sonra yeni baştan dizayn edeceksin falan.
  yanında fazla dinamitin var mıydı?



İzleyiciler

Powered By Blogger

grkn? yeter!

grkn? yeter!
içmişim uçan kuşları.. ölüm düşleri'm,, sarhoş!